<img src="https://images.aposto.com/2024/3/1/1712593484382.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.59" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom-style: none; clear: both; -webkit-user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Livanos ailesi; dağ adaçayı, defne yaprağı, biberiye, rezene tohumu, mastika, kakule, kişniş, ardıç, limon ve portakal gibi&nbsp;Yunanistan'ın&nbsp;yerel bitkilerinin kullanıldığı Stray Dog Wild Gin'i piyasaya sürdüler.&nbsp;<ul fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 0px; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Neden önemli? Yunanistan Stray Dog Wild Gin ile uluslarası cin haritasında görünürlük kazandı.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Dahası:&nbsp;Satışların bir kısmı, Yunanistan'da sokak hayvanlarına yiyecek, veteriner bakımı ve ev sağlayan Save a Greek Stray'e bağışlanıyor.</li></ul></li></ul>

apéro

• Ardbeg, Anthology ismini verdiği yeni koleksiyonunu duyurdu. Koleksiyonun ilk viskisi The Harpy's Tale, eski Bourbon ve tatlı Sauternes şarap fıçılarında 13 yıl olgunlaştırılarak hazırlandı. Tadım notlarında sızma zeytinyağı, tatlı briar ağacı, kişniş ve adaçayı dâhil olmak üzere aromatik bitkilerin ön planda olduğu ve belirgin derecede yağlı bir aromaya sahip olduğu belirtiliyor.

Aposto Gündem

<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Yeşilyurt</h3>Merkezimizi Yeşilyurt Köyü olarak belirledik hem diğer köylere yakınlığı hem de otel çeşitliliği açısından oldukça doğru bir seçimdi. Biz Pinecone Otel’de kaldık, konumu diğer otellere göre oldukça yüksekte olduğu için sonsuzluğa uzanan bir manzara eşliğinde güne başlamak çok iyi geldi. Tabii otelde benim ilgimi en çok çeken köşe, 1940’lı yıllardan kalma gazete ve dergilerin yer aldığı kütüphane oldu. Dar ve tenha sokakları ile sessiz yürüyüşlere ev sahipliği yaptı bizim için bu köy. Manici Kasrı’na doğru ilerlerken, karşılaştığımız ilk durak Yazgara Mola ve onun otlu dondurmaları (lavanta, kekik, adaçayı). Köyün içinde minik ve tatlı bir sahaf bulabilmek yine beni mutlu eden detaylardan biriydi. Akşama doğru hava biraz serinlemeye başlayınca Casa Mila’nın içinde yer alan Trattoria Leo’da yanan ateş eşliğinde şarap keyfi ile geceyi sonlandırdık. Otele yürürken fark ettim, keskin çizgiler varken de farklı uçlar iç içe geçebilirmiş…Sessiz bir köyün içinde son derece keyifli ve şık bir trattoria; aynı mekân sınırları içinde farklı zamanlarda gezinmek gibi. Bu farklılıklar, keskin uçlar belki de her şeye anlamını katan, daha değerli kılan.<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Adatepe</h3>Taş evlerin dokusu nedeniyle benim en sevdiğim köy burası oldu. Renkli kapılar, minyatür taş evler, ortalıkla gezinen kümes hayvanları, kendi ürünlerini satan teyzeler… Hepsi çok içten, çok doğal…En son ne zaman kendime sınırlar koymadan “ben” olabildim diye geçiriyorum bu doğallık karşısında. Şehir hayatında ne kadar zormuş bu sınırların dışına çıkmama çabası. Belki de bu köy rotasında beni bu kadar kendimde hissettiren, içimde üstü örtülen bu duyguyu keşfetmek oldu. Ara sokaklarda gezinmeye başlamadan önce Margu’da güzel bir öğle yemeği yedik. Köyün sebzelerinden yapılan lezzetlerinin yanı sıra buranın sade ama özgün ortamı beni içine çekti. Köy meydanı dahil her yerde zeytinyağı ve zeytinlerle karşılaşınca almadan ve tatmadan dönmedik. Ara sokaklarda yürürken sarı pencereleri ile Evin Önü kafe ilgimizi çeken duraklardan biri oldu. Köyden biraz çıkında Adatepe Zeytinyağı Müzesi’ne rastladık. Ne müzesi olursa olsun, bazı şeylerin yapılışına dahil olmak her zaman heyecan uyandırıyor içimde. Zeytinlerin toplanma araçlarından sıkımına kadar tarihte kısa bir yolculuğa çıktık burayı gezerken. Sahip olduğumuz coğrafya ve doğaya bir kez daha teşekkür etmek istedim burayı gezince. Farkında olmaya çalışıyoruz belki ama yakın temas kurunca gerçekten iyi geliyor insana bu doğa…<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Kayalar</h3>Bu rotayı seçmemizdeki en büyük unsur aslında Avlu124 ‘ü ziyaret etmekti. Bazı mekanlar anın içinde kalmanızı sağlayan sessizlikleriyle büyüler sizi. İşte onlardan biri burası. Köyün samimi havası içinde kendi sakinliğinde, taze kahvesi ve günlük tatlılarıyla kendinizle baş başa kalabilirsiniz. Hem ruha iyi geliyor hem de lezzetlerinin müdavimi oluyorsunuz. &nbsp;Uzun zamandır kahve içmekten bu kadar keyif almamıştım. Karşımdaki manzara, kafenin doğal dokusu, sade ama detaylarda gizli özeni ve pastel renkleri sayesinde fotoğraf makinamı elimden bırakamadım. Bir de bu ortama taze pişmiş incirli kek ve erikli tart eklenince her sabah bu köye kahveye gitme bahanemiz hazır oldu. &nbsp;Mekânın tüm güzelliği detaylarda saklı derken masada duran “Hayal Gazetesi” ile karşılaştım. Köy halkının hayallerini ve dileklerini yazdığı, masumluğun yansıması olan sayfalar… Kahve sonrası köy sokaklarında kısa bir turla sonraki durağımıza geçiş yaptık.<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Çamlıbel</h3>Tahtakuşlar Köyü’nden geçerek Çamlıbel’e geldik. Bu köye gelirken aklımızda tek bir plan vardı Zeytin Bağı’nda yemek yemek ve gerçek anlamda hakkını verdik. Olabildiğine yeşil bir bahçede eşsiz bir lezzet deneyimi için burası saklı adreslerden biri. Herkesten bağlarımızı koparıp sadece doğayla baş başa kaldığınız bir masa... Menüyü görünce o istek ve heyecanımız katlanarak artmaya devam etti tabii. Mercimekli otlu fava, isli lor peyniri, karışık ot kavurması, ısırgan otu salatası derken masanın yıldızı, bademli fesleğenli incir salatası ile tanıştık. Aklımda yer eden nadir lezzetlerden biri oldu kendisi. Ana yemek olarak otlu köfte ve köy eriştesini de tadınca köyde yürüyüşe çıkmak şart oldu. Bu köyün ayrı bir neşesi varmış gibi geldi bana, her bir köşesinde yaşanmışlıklar… Dolup taşan köy kahvesinde bir çay molası verirken antika pazarı ile karşılaşmak, bu yaşanmışlık hissini içerden dışarı taşıdı sanki.Sadece duygularımla ve iç sesimle hareket edebildiğim bir tatil oldu bu, izler bıraktı, yeni adımlar için cesaret verdi, hayatıma dair çizdiğim sınırları sorgulattı…<blockquote fr-original-style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(211, 187, 171); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px;" style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(211, 187, 171); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px; margin: 0px 0px 1em; border-left-style: solid; box-sizing: border-box;">“Sınır boyu yürüyüşe çıkalım. Aklımdaki sınırı adlandırmak, hatta konumlandırmak zor.” / John Berger – Top Sende</blockquote>

1Kitap1Mekan

"Yürümek iki mesafe arasında gidip gelmek değil yaratıcı bir eylemdir. Hem kendi yalnızlığımıza çekildiğimiz hem de toplum olarak bizi dönüştürecek bir ayağa kalkıştır."

Köyler arasında bir gezinti

Bir şehrin en iyi mekânını belirleyebilen objektif bir kriter olduğunu düşünmüyorum; fakat bir kişi için en iyi mekân denebilecek yerler olduğuna da canıgönülden inanırım. Burada “benim için en iyi”den kasıt belki de “en lezzetli ve en başarılı”dan ibaret değil. Hatta aksine, lezzetten öte duygusal bir anlamda kişinin yemeğini yerken en çok zevk aldığı, gönlünde yer eden bir yer demek. Benim için İstanbul’un en iyi mekânı bu yüzden <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://link.apostonews.com/click?uri=aHR0cHM6Ly9saW5rLmFwb3N0b25ld3MuY29tL2NsaWNrP3N0b3J5PTYwNDgwZmNkYWJlMTFiMDAwNjAxZjliMCZ1c2VyPTVmMmVhMmM5ZTdlMDFiMDAwN2U3ZDk2OCZhdXRob3I9NWYyZWEyYzllN2UwMWIwMDA3ZTdkOTY3JnVybD1odHRwcyUyNTNBJTI1MkYlMjUyRnd3dy5pbnN0YWdyYW0uY29tJTI1MkZzbWVsdGFuZGNvJTI1MkY="">Smelt &amp; Co</a>.&nbsp;Balat kozmopolit geçmişi ve yakın tarihte üstüne binmiş kültürel dönüşümle karakterli bir semt. Antikacılar, üçüncü dalga kahveciler, boyası dökük binalarla bezeli bu semtin doğal bitki örtüsü boyunlarında analog kameralı gençler ve taburede çay karıştıran kirli sakal esnaflar. Biraz yukarı mahallede ezan sesini seven entarili amcalar, biraz aşağıda Haliç’in durgun sularına bakan, iki bin yıl önceki muadillerinin yerini almış meyhaneler var.&nbsp;Bu kültür kargaşasının tam ortasında, yaya trafiği durgun ve camlar açık, Türkçe rap sesi sonda, egzoz susturucusunu çıkarmış arabaların ara sıra serpme taşlarını gıcırdattığı bir sokakta, Smelt &amp; Co. çaktırmadan yerini almış. Sanki bir at arabası genişliğine göre tasarlanmış yokuş yolda, restoranın kemik rengi tentesi altında Paris kafelerinde görülecek tarzda iki küçük metal masa var. Tabelasında kulaklık takmış, ismini aldığı gümüş balığı (smelt), şaşkın bir ifadeyle gastrospot tabiri altında duruyor.&nbsp;Ara ara karpuz desenli topların ve plastik arabalarda çocukların yokuş aşağı yuvarlandığı sokaktan Smelt’in içine girmek, eski bir ahşap dolaba girip Narnia’nın masalsı dünyasına adım atmak gibi. İçerisi adaçayı yeşili ahşap destekli bir tavan, kemerli gömme raflar, mermer bar tezgâhıyla eforsuzca şık. Etraftan sarkan bitkiler yeni nesil mekân havası, masalardaki uzun kuş tüyleri Gatsby partilerini hatırlatan bir şatafat katıyor. Masalardaki kokoş anneanne evi cam şişe kolonyalar ve barın üstünde kubbe fanusların yanındaki bir adet Ece ajandası, Avrupai şıklığı samimi bir eski Türkiye nostaljisiyle tamamlıyor.&nbsp;Kurucu şefler Samet Güneş ve Sinan Bakkaloğlu’nu görünce, mekânı birçok işletmecinin yaptığı gibi akıllarındaki müşteriye yönelik tasarlamadıkları fakat kendilerini yansıtmak için çabaladıkları apaçık. İkili de eforsuzca şık, mutfakta sadece ikisi çalışmasına rağmen her salona çıktıklarında kıyafetleri daha yeni ütülenmişçesine kırışıksız ve sakin bir görünüşleri var.Mekân ve şeflerin frekansı menüye de yansımış: Ödünsüz şekilde özgün tabaklar. Leblebi ve pate aynı tabakta, levrek marina ve hibiskus eşlikçi, lakerda bir ekmek üstü olarak düşünülmüş ama maksat göz boyamak değil. Leblebiyi avucunda epey yemiş birilerinin pate de sevmesiyle ortaya çıktığı belli. Lakerdayı sadece rakı sofrasında bırakmak istemeyenlerin bu tabağı düşündüğü kesin.&nbsp;<figure class="image"><img src="https://images.aposto.com/images-2021-03-10T07:08:34.254Z.jpeg" alt="Smelt &amp; Co."><figcaption>Smelt &amp; Co.</figcaption></figure><hr>Sanırım Smelt’in en hoşuma giden yanı da bu; tasarımdan servise, menüden iletişime, her alanda kendilerini yansıtan bir şekilde tutarlı. Bu yansımanın merkezinde şeflerin yaşantıları var. Sanki menüdeki her yemek çocukluklarında haşır neşir oldukları lezzetler ve seyahatlerinde edindikleri deneyimlerin bir harmanı.&nbsp;Bu yüzden de şef mutfağı denecek kadar kişisel fakat bir “vizyon” empoze etmeyecek kadar da samimi. “Biz bunu seviyoruz, belki siz de seversiniz” diyorlar. Bunun üstüne teknik beceri, malzemede dikkatli seçim ve muhtemelen küçük üretimin getirdiği deneme özgürlüğü eklenince, Smelt &amp; Co. tavrını koruyan bir orijinalliğe sahip oluyor.Bu ödünsüz özgünlük beni Smelt &amp; Co.’ya asıl hayran bırakan özellik. İçinde bulundukları Türkiye fine dining sektörü (ve daha ekonomik alt kümeleri) hem mekân tasarımı hem menü tasarımı olarak yanlış Batılılaşmayı kendine felsefe edinmiş hâlde. Başına “yeni” veya “modern” sıfatları getirilerek, bu toprakların tariflerine teknik enjektesi veya hikâyecilik pazarlamasıyla aslından daha lezzetsiz versiyonlar oluşturan mekânlar ne yazık ki çoğunlukta. Taramayı mayonezden hâllice yapıp üstüne mikroyeşil koyarak şovundan medet umanlar, muhammaranın köz biberini santrifüjden geçirdi diye tarifi geliştirdiğini sananlar gırla.&nbsp;Smelt &amp; Co.'nun şefleri ise başka kültürlerin mutfaklarının öğelerini modernizasyon ve füzyon kanıtlayacak bir cephane olarak kullanmıyorlat. Eski ve yeni Batı ekolleri, Uzak Doğu ve Orta Doğu/Kuzey Afrika mutfaklarını aynen bu memleketinki gibi repertuvarlarına katmış hâlde kendi şarkılarını çalıyorlar. Ambarındaki malzemeyi umursamadan pusulası daima Batı’yı gösterenlerin doldurduğu bu teknenin güvertesinde ters yöne koşanlar da tabii ki mevcut fakat Samet Şef ve Sinan Şef bambaşka bir kayıkta, kendi yolculuklarındalar.&nbsp;Belki de bu yüzden benim için “en iyi” mekân burası. Kendi yolculuğuma dair izler buluyorum. Çocukluğumu hatırladığım bir babaanne yemeği, memleketimi bulduğum bir gurbet sofrası gibi, yaşadıklarımdan izler taşıyan ama tek bir coğrafyaya ait olmadığımı hatırlatan tabaklar safi lezzetten öte, içimdeki başka bir hissi doyuruyor.Smelt &amp; Co., şimdi üst katlarına da genişleyerek atmosferini büyütmüş. Al-götür hizmeti de hâlâ mevcut. Yemeklerden tavsiye vermek hem bu yazının kendini bulma ruhuna aykırı olduğu için hem de yaklaşık altı haftada bir menü yenilendiği için abesle iştigal. Bir sonraki Balat ziyaretinizde belki siz de yediklerinizde kendinizden bir şeyler bulur, sizin için İstanbul’un en iyi mekânını güncellersiniz.<hr>Kolajlar: <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://link.apostonews.com/click?uri=aHR0cHM6Ly9saW5rLmFwb3N0b25ld3MuY29tL2NsaWNrP3N0b3J5PTYwNDgwZmNkYWJlMTFiMDAwNjAxZjliMCZ1c2VyPTVmMmVhMmM5ZTdlMDFiMDAwN2U3ZDk2OCZhdXRob3I9NWYyZWEyYzllN2UwMWIwMDA3ZTdkOTY3JnVybD1odHRwcyUyNTNBJTI1MkYlMjUyRnd3dy5pbnN0YWdyYW0uY29tJTI1MkZlY2NldHUlMjUyRg=="">Ece Tugay</a>

Şef bistrosu Smelt & Co., karakterli ve lezzetli yemekleriyle Balat’ın incisi.

İstanbul’un en iyi mekânı

<h2>Anadolu’nun tadı, Anadolu’nun kokusu: <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/">Artukbey</a> &nbsp;</h2>Bugünkü sponsorlu içeriğimizde geçmişi kadim bir şehirden köklenen ve lezzetleriyle Türkiye’ye ulaşan, "Anadolu’nun kokusu" ifadesini şiar bellemiş, kendi kendini anlatan bir hikâyeyi ağırlıyoruz. Bir asrı aşkın süre önce deve kervanıyla bakliyat, kahve, kumaş, ipek ticareti yapan ve bugünlere ilham veren bir dedenin dördüncü kuşak torunlarının inşa ettiği Artukbey markası, hikâyesini temsil eden logosunu da dede Ali Yertüm’ün fotoğrafından alıyor. <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/">Artukbey,</a> geleneksel kahveleri ve çayları, şekerleme ve lokumları, kuru yemiş ve kuru meyveleri, hatta <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/kolonyalar">kolonyaları</a> Türkiye’nin her yerine gönderiyor.<ul><li>Kahveler ve çaylar: Artukbey, şânını geleneksel <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/kahve-cesitleri">kahveleri</a> ve <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/cay-cesitleri">çaylarıyla</a> kazanıyor. Menengiç, damla sakızlı, Süryani gibi farklı Türk kahveleri; daha açık rengi, yoğunluğu ve tadıyla ayrılan dibek kahvesi çeşitleri ile filtre <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/kahve-cesitleri">kahve seçeneklerinin</a> yanında üçü bir arada gibi hazır setler de yer alıyor. <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/cay-cesitleri">Çaylar</a> arasında da zafaran olarak anılan ve antioksidan özelliğiyle vücut için faydalı olan safran çayı ve Artukbey'in özel harmanı Kraliyet Çayı öne çıkarken yeşil çay, papatya, nane limon ve adaçayı gibi gerçek bitki çayları da bulunuyor. &nbsp;</li><li>Diğer ürünler: Artukbey’in internet sitesinde kahvenin yanına yakışan <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/lokum-cesitleri">lokumların</a> ve <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/sekerleme">şekerlemelerin</a> yanı sıra günkurusundan yaban mersinine, dilediğiniz kadar alabileceğiniz sağlıklı <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/kuru-meyveler">kuru meyvelerle</a> market fiyatlarına oranla daha hesaplı olan <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.artukbey.com/kuruyemisler">kuru yemişler</a> de bulunuyor. İnternet sitesinde ayrıca Artukbey’in kendi markasıyla ürettiği son günlerin en çok aranan ürünlerinden <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/kolonyalar">kolonyaların</a> yanı sıra termos, çay takımı, kahve sunumluğu, gümüş tepsi gibi <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/hediyelik-urunler">geleneksel aksesuarları</a> da bulabilmek mümkün. &nbsp;</li></ul>Artukbey'in geleneksel lezzetleriyle bir an önce tanışmak ve 100 TL üzeri siparişlerde geçerli ücretsiz kargo fırsatından yararlanmak için <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://artukbey.com/">bu adresi</a> ziyaret edebilirsiniz. Artukbey’i ayrıca <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.instagram.com/artukbey1910/">Instagram’dan</a> da takip edebilirsiniz. &nbsp;<hr>Aposto!'da markanızla yer almak için bizimle <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://apostonews.com/sponsor">buradan</a> iletişime geçebilirsiniz.<hr>

<h2>Cilt dostu bitkisel bakım, etik kozmetik: <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/">MorSabuun</a> &nbsp;</h2>Son zamanlarda hijyene duyduğumuz hassasiyet, endüstriyel temizlik malzemeleriyle&nbsp; temasımızı da artırdı. Bu durumun hassas ciltler için başka problemlere sebep olması da ihtimaller içinde yer alıyor. Bu süreçte ciltte yıpranmalara yol açabilecek kimyasal içeren endüstriyel ürünlerden kaçınmak, temizlik ve kişisel bakım ürünlerinde daha etik, bitkisel içerikli ve sağlıklı tercihler yapmak istiyorsanız <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/">MorSabuun’la</a> tanışmanızı öneriyoruz. Butik üreticilerden ve özellikle kadın girişimcilerden tedarik ettiği güzellik, bakım, temizlik ve sağlık ürünlerini Türkiye’nin her yerine ulaştıran MorSabuun, satışını yaptığı ürünlerin kimyasal madde içermediğinin, hayvanlar üzerinde test edilmediğinin, el yapımı, doğal ve çevre dostu olduğunun garantisini veriyor.&nbsp;<ul><li>Doğal sabun ve temizlik ürünleri: MorSabuun'un butik üreticilerden evlere taşıdığı renklendirici, koku verici, köpük artırıcı, koruyucu gibi yapay kimyasallar içermeyen <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/collections/dogal-sabun">doğal sabunları;</a> gül, tarçın, adaçayı, zerdeçal, lavanta, avokado, biberiye gibi bitki özlerinden üretiliyor. <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/collections/temizlik-ve-hijyen">Temizlik ve hijyen</a> kategorisi altında sert kimyasallar içermeyen bulaşık ve çamaşır makinesi deterjanlarının, yüzey temizleyicilerin ve leke çıkarıcıların yanı sıra, ekolojik temizlik setleri de yer alıyor. &nbsp;</li><li>Kişisel bakım ve anne-bebek ürünleri: Ürün yelpazesinde hayvanlar üzerinde test edilmemiş etik kozmetik ürünlerine de yer veren MorSabuun; <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/collections/yuz-bakim">yüz,</a> <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/collections/cilt-bakim">cilt</a> ve <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/collections/sac-bakim">saç bakımı</a> için ihtiyaç duyulabilecek krem, tonik, jel, maske ve losyonları barındırıyor. Global Organik Tekstil Standardı (GOTS) sertifikalı, bir başka deyişle organik oluşu uluslararası düzeyde belgelenmiş çok amaçlı müslin örtüler, bebek battaniyeleri ve nevresim takımları da <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/collections/anne-ve-bebek">anne ve bebek</a> kategorisinde öne çıkan ürünler arasında yer alıyor. &nbsp;</li><li>Favoriler: Abtira Garden, Rosece, Mama - Yoyo, MC Atelier, Bade Natural gibi butik üreticilerin MorSabuun’da yer alan el yapımı, doğal ve bitkisel ürünleri arasından favorilerimizi listeledik. 150 TL ve üzeri alışverişlerde ücretsiz kargo fırsatı sunan MorSabuun’u <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.instagram.com/morsabuun/">Instagram’dan</a> da takip edebilirsiniz. <ul><li>El yapımı, doğal: <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/collections/dogal-sabun/products/gul-el-yapimi-dogal-sabun">Aegean Natural Soaps | Gül Doğal Sabun</a></li><li>Shea butter, avokado, jojoba ve üzüm çekirdeği: <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/collections/mc-atelier/products/gunluk-nemlendirici-yuz-kremi-30-ml">MC Atelier | Günlük Nemlendirici Yüz Kremi</a></li><li>Yaşlanma karşıtı serum paketi: <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/collections/abtira-garden/products/viridian-pink-lotus-karma-cilt-icin-serum-paketi-cift">Abtira Garden | Viridian + Pink Lotus Karma Cilt için Serum Paketi (Çift)</a></li><li>Hepsi bir arada: <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/products/ekolojik-11li-temizlik-seti">The Elite Home | 11’li Ekolojik Temizlik Seti</a></li><li>Organikliği sertifikalı: <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://morsabuun.com/collections/organik-bebek-battaniyesi/products/cute-bunny-organik-bebek-battaniyesi-4-kat-muslin-gots-sertifikali-gri">Mama - Yoyo | Cute Bunny Bebek Battaniyesi</a></li></ul></li></ul>&nbsp;<hr>

adaçayı ile ilgili hikayeler