Berrak zihinler için yalın, zengin, bağımsız bir Türkçe dijital medya üyeliği.
Ücretsiz Kaydol →Anayasa ile ilgili hikayeler
06 May 2024
03 May 2024
04 Nis 2024
Anayasanın bütün devlet kurumları tarafından bu derece hoyratça ihlal edilmesi anayasanın geçerliliğini sorgulanır hale getirmiştir. Bu hukuksuzluklar rejimin keyfiliğini giderek perçinlemektedir.
Hükümet tarafından hazırlanan 8. Yargı Reformu paketinde yer alan düzenlemede evli kadının önceki soyadını tek başına kullanmasına yine izin verilmemektedir. Düzenlemenin gerekçesinde ailenin önemine vurgu yapılarak, anne ve babanın ayrı ayrı soyadı kullanmalarının, çocuk üzerinde olumsuz etkiler doğurabileceği, çocuğun hangi soyadını kullanacağının ayrı bir tartışma konusu haline geleceği ve bu durumun, Türk toplumunun temeli olan aile bütünlüğüne zarar verebileceği iddia edilmiştir.
Anayasanın bu kadar açık bir şekilde ve inatla ihlal edilmesinden ve yok sayılmasından, sadece bu kararları verenlerin değil, aynı zamanda bunlar hakkında soruşturma yapma yetkisi olan kurumların da sorumluğunun doğacağı açıktır.
Türkiye’de milletvekillerinin, dokunulmazlıkların kaldırılması girişimleriyle sistematik bir biçimde karşı karşıya kalması hukukun üstünlüğüne ve demokratik kurum ve süreçlere zarar vermektedir. Zira dokunulmazlıkların kaldırılması tehdidi altında çalışan milletvekilleri, parlamentoda etkin bir şekilde görev yapma yeteneğini kaybedebilir, temsil ettikleri seçmenlerin taleplerini etkili bir biçimde dile getirmelerini kısıtlayabilir.
Osman Kavala açısından dosyada bulunmayan delillerin Can Atalay ve diğer sanıklar açısından bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Bu nedenle Atalay’ın tutukluluğu AİHM kararlarına da aykırıdır.
Anayasa Mahkemesi ihlâlin kanundan kaynaklandığını tespit ettiği hallerde kararın bir örneğini de TBMM’ye gönderme yönünde bir uygulama geliştirdi. Ancak ne TBMM İçtüzüğünde ne de 6216 sayılı Kanunda bu durumda nasıl hareket edileceği konusunda bir düzenleme bulunmuyor.