Berrak zihinler için yalın, zengin, bağımsız bir Türkçe dijital medya üyeliği.
Ücretsiz Kaydol →
Serkan Köybaşı
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı, Hayvan ve Doğa Hukuku Laboratuvarı Direktörü. 2005 yılından bu yana Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi akademik kadrosunda olan Köybaşı'nın ifade özgürlüğü, vicdani ret, hayvan hakları, doğanın hak özneliği ve iklim değişikliği hukuku gibi konularda makaleleri ve tebliğleri bulunmaktadır. 2023 yılında doçentlik eseri olarak “İklim Değişikliğine Karşı Yeşil Anayasalcılık” başlıklı bir kitap yayınlamıştır.
Nasıl oldu da insan hakları bilincinin toplumsal tabana yayıldığı, herkesin bilgiye erişiminin sağlandığı, göreceli de olsa yaşam kalitesinin küresel olarak yükseldiği bir dönemde otoriter yönetimler geri geldi? Nasıl oluyor da hakları, özgürlükleri ve modern demokrasiyi geriye götürmeyi vadeden kişiler halkta bir karşılık buluyor? Üç kitap üzerinden bu sorulara cevap arayan bu yazı dizisi, Stefen Zweig'ın "Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin'e" adlı kitabıyla başlıyor.

Yaz geldi ve orman yangınları da başladı. Özellikle İzmir ve çevresini etkileyen yangınlarda hem insanlar hem de hayvanlar yaşamını yitirdi, ekosistemler zarar gördü. Ve her yangın sezonunda olduğu gibi hemen “Yangını kim çıkardı?” sorusu gündeme geldi. Peki orman yangınlarından ve yangınların söndürülememesinden kim sorumlu?

Türkiye’deki çoğunluğun uzun yıllardan beri hissettiği ve bugünlerde Batı demokrasilerinde de giderek yayılan bir his var: “Her şey sorunlu, her kurum çürümüş durumda ama hayat sanki her şey normalmiş gibi akmaya devam ediyor.” Sanki etrafımızdaki her şey çöküyor ama yapabileceğimiz bir şey olmadığını düşünüyoruz ve hayatlarımızı olağan akışında yürütmeye çalışıyoruz. Peki bunun çaresi ne?

Yapay zekanın sayısız riski ve faydası bolca tartışıldı. Daha az konuşulan konulardan biriyse yapay zekanın gençlerin düşünme kapasitesi ve eğitimiyle ilgili etkisi. Yapay zeka yaygınlaştıkça bilgiye ulaşmak kolaylaşıyor ancak gençlerin bilgiyi anlamlandırma ve sentezleme becerileri zayıflıyor. Bu zihinsel tembelleşme, üniversite eğitimini de kökünden dönüştürüyor. Peki ne yapmalı?

Asli kurucu iktidar, en kısa tanımıyla bir anayasayı sıfırdan ve hiçbir hukuk kuralıyla bağlı olmaksızın yazan iktidardır. “Hiçbir hukuk kuralıyla bağlı olmamasının” nedeni, aslında “hukuk dışında” veya “hukuk öncesinde” faaliyet gösteren bir güç olmasından kaynaklanır. Peki PKK'nın silah bırakması, asli kurucu iktidarın yeniden ortaya çıkmasını ve yeni bir anayasa yazılmasını sağlayabilecek kadar önemli bir gelişme mi?

Anayasa’nın değişmez nitelikteki 2. maddesine göre Türkiye “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti”. Ancak dünya genelinde sağ popülist tüm iktidarların keşfettiği üzere, artık anayasalardaki maddeleri değiştirmeden veya iptal etmeden onları görmezden gelebiliyorsunuz. 1 Mayıs yasakları da AYM ve İHAM kararlarına rağmen devam ettirilen keyfî yasaklardan.

İklim Kanunu teklifi hangi nedenle olduysa oldu, Komisyon’a geri çekildi. Şimdi sakince, bilimsel gerçeklere dayanarak ve gerçekten ihtiyacımız olan düzenlemeleri ekleyerek gerçek bir iklim kanunu teklifinin hazırlanması için bir imkan var. Peki bir iklim kanununda neler olmalı?

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve çalışma arkadaşlarının somut bir delile dayanmadan tutuklanmaları ve ardından Anayasa’nın 34. maddesindeki yürüyüş ve gösteri haklarını kullanan vatandaşların yine haksız şekilde tutuklanmasıyla hâkim ve savcıların sorumluluğu yeniden gündeme geldi. CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın gündeme getirdiği hâkim ve savcıların hak ihlallerinden doğan tazminatları ödemesi konusu hayata geçirilebilir mi?

Rusya ve Türkiye gibi ülkelerde kazanma ihtimali olan muhalif adaylar otoriter yönetimin devam etmesi için devre dışı bırakılıyor. Ulusal Birlik Partisi lideri Marine Le Pen'in 4 yıl hapis, 5 yıl da siyaset yasağıyla cezalandırıldığı Fransa gibi demokrasilerde ise demokrasinin korunması için... Ancak kabul etmek gerekir ki her iki hâlde de sandık ve seçimler anlamsızlaşıyor. Amaç her ne kadar farklı olsa da kullanılan benzer araçlar, iki uzak ucu giderek birbirine yaklaştırıyor.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na karşı açılan soruşturma, 2010 Anayasa değişikliğiyle başlayan ve doğrudan yargı bağımsızlığını hedef alan sürecin son halkası. Bu süreçte önce yürütmenin yargı üzerindeki etkisi artırıldı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ise yargı, bağımsızlığını tamamen kaybetti ve denetleyici bir kuvvet olmaktan çıkıp yürütmenin elindeki bir sopaya dönüştü.
