Berrak zihinler için yalın, zengin, bağımsız bir Türkçe dijital medya üyeliği.
Ücretsiz Kaydol →
Serkan Köybaşı
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı, Hayvan ve Doğa Hukuku Laboratuvarı Direktörü. 2005 yılından bu yana Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi akademik kadrosunda olan Köybaşı'nın ifade özgürlüğü, vicdani ret, hayvan hakları, doğanın hak özneliği ve iklim değişikliği hukuku gibi konularda makaleleri ve tebliğleri bulunmaktadır. 2023 yılında doçentlik eseri olarak “İklim Değişikliğine Karşı Yeşil Anayasalcılık” başlıklı bir kitap yayınlamıştır.
Arabaların çok sayıda avantajı var elbette. Gerçekten de sizi oldukça hızlı bir şekilde bir şehirden diğerine götürebiliyorlar. Dolayısıyla bu konuda bir özgürlük sağladıklarını kabul etmek lazım. Ancak sorun, arabaların çoğunlukla şehirler arası değil, şehir içinde kullanılması. Bu da hava kirliliğinden yer sıkıntısına, trafik kazalarından ses kirliliğine, harcamalarımızın artmasından sinir-strese arabaların çözdüğünden çok daha büyük sorunlara yol açıyor.

Bugün iktidarlar ekonomilerini sadece büyümek için büyütmeye çalışıyor. Şirketler ise toplumun yararına olan fakat az kâr getirecek toplu taşıma araçları, sosyal konu, sağlıklı gıda gibi ürünlerdense, yüksek kâr marjına sahip zenginlere yönelik ürünlere, örneğin özel jetler, SUV araçlar, havuzlu villalar ve gösterişli takılara yöneliyor. Peki aşırı zenginlerin daha da zenginleştiği, geri kalan herkesin depresif bir hayat sürdüğü bugünkü ekonomik düzene mahkum muyuz?

Siyasal arenada her partinin farklı görüşleri ve politikası olsa ve hatta bu partiler neredeyse her konuda kavga etse de hepsinin üzerinde uzlaştığı bir konu var: Ekonomik büyüme. Peki ne pahasına?

İktidardakilerin anayasadaki sınırlara ve anayasa mahkemesi kararlarına uyduğu devletlere "anayasal devlet" diyoruz. Buralarda herkes anayasada yazan sınırlarına uymaya gayret ediyor. Çünkü biliyorlar ki bir kez anayasal sınırlara uyulmamaya başlanırsa yolun sonu çok büyük acılara ve yıkımlara çıkabiliyor. Bu noktada, akla Turgut Özal’ın “Anayasa’yı bir kez delmekle bir şey olmaz” lafı geliyor. Hayır, bir şey olur; hem de çok önemli bir şey olur.

Modern devlet ve hukuk düzenleri, tarihin belli bir aşamasında ortaya çıktı. Daha önceki düzende alt tabaka bir sınıf olan tüccarlar, giderek zenginleşerek monarkın hegemonyasını önce siyasal olarak dengeledi; sonrasındaysa kuvvetler ayrılığı aracılığıyla hukuksal bir denetleme sistemi kurdu. Peki sınırsız bir tekno-kapitalizmle baş başa kaldığımız bu dönemde bu denge nereye doğru gidiyor?

Bazı ayrımcılık biçimleri normalleştirildi, bazıları da normalleştirilmeye çalışılıyor. Ancak bu, bir kenara çekilip kaderimize razı olacağımız anlamına gelmemeli. Çünkü şimdiye kadar tarihi insanları birbirlerinden ayırıp haksızlık edenler değil, hak ve eşitlik için ayaklananlar yazdı, bundan sonra da öyle olacak.

Japonya’da 1999’da açılan, Onomichi ile İmabari arasındaki toplam yedi ada üzerinde uzanan 70 km’lik Shimanami Kaido Bisiklet Yolu, özellikle sportif biriyseniz ve seyahatinize biraz hareket katmak istiyorsanız iyi bir seçenek.

Adaletin olduğu bir toplumda insanlar da daha adil davranma eğilimine girer. Çünkü yöneticiler ve birlikte yaşadığımız diğer insanlar, içgüdülerimize uygun şekilde hareket edebileceğimiz, yani daha adil olabileceğimiz bir ortam yaratmış olur. Türkiye’deyse bugün tersi bir durum yaşanıyor. Böyle bir ortamda huzurun ve barışın gelmesi mümkün mü?

Eve Darian-Smith, iklim değişikliğine ve yükselen antidemokratik iktidarlara karşı umut ışığı olarak Küresel Güney’den bir direniş hareketinin yükseldiğini belirtiyor. Bu hareket kapitalist mantığı ve insan-doğa ayrımını reddediyor; insan ve insan olmayanların biyolojik yaşamdaki çoğulculuğuna dayanan bir geleceği hedefliyor.

Nasıl oldu da insan hakları bilincinin toplumsal tabana yayıldığı, herkesin bilgiye erişiminin sağlandığı, göreceli de olsa yaşam kalitesinin küresel olarak yükseldiği bir dönemde otoriter yönetimler geri geldi? Nasıl oluyor da hakları, özgürlükleri ve modern demokrasiyi geriye götürmeyi vadeden kişiler halkta bir karşılık buluyor? Üç kitap üzerinden bu sorulara cevap arayan yazı dizisi, ikinci bölümde Anne Applebaum’un "Autocracy, Inc." adlı kitabıyla devam ediyor.



