<a fr-original-style="" href="https://www.linkedin.com/in/gulsenaytac/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Prof. Dr. Gülşen Aytaç</a>İster Edirne Üç Şerefeli Cami’den Mimar Sinan’ın Bedestenine doğru yol alın, isterseniz Paris’in en eski botanik bahçesi Jardin des Plantes’in toprak yollarında yürüyün, ister Cenevre Meydanlarında dağ ve göl manzarasına bakın, isterseniz Bağdat Caddesi’nin veya Dolmabahçe Caddesi’nin sabah trafiğinde araç kullanın, ister Londra Kensignton Bahçesi’nde sabah koşunuzu, isterseniz Münih İngiliz Bahçesi’nde kitabınızı okuyun, ister Plovdiv’de I. Murat’ın yaptırdığı cami meydanında oturun, isterseniz III. Napolyon’un açtırdığı Paris Bulvarlarında gölgelenin… Bu liste uzar gider ve hep bir çınar ağacı tanıklık eder size…İster tekil halde dikilmiş olsun, ister&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Alle" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">alle</a>&nbsp;halinde dikilmiş olsun, hep tarihe tanıklık etmiştir çınar ağaçları.&nbsp;Çınar ağacı (Platanus), tarih boyunca Akdeniz ve Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde önemli bir yer edinmiştir. Özellikle Doğu Çınarı (Platanus orientalis), Akdeniz bölgelerinde topluluk yaşamının bir sembolü olarak kabul edilir; köken, birlik ve kuşaklar arası devamlılık simgesi olarak görülür. Platanus orientalis, kendi doğal yayılım alanının çok ötesinde, yüzyıllardır bilinen bir tür olarak, elma, dut ve ceviz gibi ağaçlar ile birlikte, insan göçleri ve ticaret yollarını takip eder. Osmanlı Devleti’nin ilk yerleşim yeri olan Bursa’nın İnkaya Köyü’ndeki çınar ağacı, 35 metre yüksekliği ve 13 ana kolu ile hem köken olma özelliğini yansıtan, hem de fiziksel özelliğinin sağladığı en önemli avantajlardan biri olan insanlara gölge olma özelliğini vurgulayarak gölgesine çok fazla turist çeken Türkiye’nin en yaşlı anıt ağaçlarından bir tanesidir.&nbsp;Çınar ağaçları, farklı iklim koşullarına uyum sağlama yetenekleri ve estetik değerleri nedeniyle Avrupa genelinde yaygın olarak kullanılır.Özellikle Platanus hispanica (Londra Çınarı) türü, birçok Avrupa şehrinde sokaklarda ve parklarda yaygın olarak görülür. Kirliliğe karşı dayanıklı yapıları nedeniyle endüstriyel ve yoğun nüfuslu alanlarda sıklıkla tercih edilir. Londra’nın birçok endüstriyel dönem sonrası kurulan banliyö ve bölgelerinde bulunan çınar ağaçları, kent peyzajına estetik bir değer katarken, havayı temizleme işlevleriyle de öne çıkar.&nbsp;Çınar ağaçları, geniş yaprakları, kalın gövdeleri ve en önemlisi karbon tutma özellikleri sayesinde, 16. ve 17. yüzyıllardan günümüze Avrupa peyzaj mimarisinde önemli yer tutmuş ağaçlardandır. III. Napolyon’un 17. Yüzyılda Hausmann’ı görevlendirdiği yeni Paris Planında dikilen 600.000 ağaçtan önemli bir çoğunluğunu çınar ağaçları oluşturmuş, şehre bir kimlik kazandırmıştır. Paris’in yanı sıra Berlin ve Roma gibi Avrupa’nın diğer büyük şehirlerinde de çınar ağaçları kentsel dönüşüm ve peyzaj çalışmalarında sıklıkla kullanılır.&nbsp;Çınar ağacı, tarihsel ve ekolojik açıdan hem şehirlerin peyzajında hem de doğal mirasın korunmasında büyük bir rol oynar.Avrupa genelinde geniş bir yayılım gösteren bu ağaçlar, sadece estetik değerleriyle değil, aynı zamanda hava kirliliğini azaltma ve sıcaklık yönetimi gibi çevresel faydalarıyla da öne çıkar. Bu sebeple, doğal ve kültürel mirasın bir parçası olan çınar ağaçlarının sürdürülebilir yönetimi, gelecek nesillere sağlıklı ve yaşanabilir şehirler bırakmak açısından da kritik bir rol oynar.Tarihin ve kültürel mirasın en önemli elçisi olan anıt ağaçlarının başında çınar ağaçları gelir. İstanbul Topkapı Sarayı’ndaki 500 yaşındaki ve Sarıyer Bahçeköy’deki 1300 yaşındaki doğu çınarı bunlardan sadece ikisidir.&nbsp;Çınar ağaçları çoğunlukla yaşlı, uzun ve kolludur. Özellikle kamuflajı andıran yamalı gövdeleriyle, sanki tarih boyunca yaşanan hava koşulları, politik olaylar ve farklı kültürlerin, milletlerin esrarengiz ve güzel anılarını hafızalarında saklar gibidirler. Belki Anadolu'nun bir köyünde nesiller boyunca tarlasındaki mahsulünü satmaya gelenlerin gölgesine sığındığı bir çınar, belki de Avrupa’da bir anaokulu bahçesinin ana oyun strüktürünü oluşturan bir çınar ağacı olmuştur. Yapraklandığında dolgun görüntüsüyle tek başına bile bir orman siluetini andırırken, yapraklarını döktüğünde özenle budanmış haliyle meydanları ve bulvarları adeta bir heykel dizisi gibi süsler.Çınar ağaçları karbon tutma kapasiteleri ile iklim değişikliğine olumlu etki eder.Özellikle endüstriyel dönemde karbon tutma potansiyeli sebebiyle dikilme sebebi olan çınarlar, geniş yaprak yüzeyleri, büyüme hızları ve büyük gövdeleri nedeniyle oldukça yüksektir. Çınar ağaçlarının karbon tutma kapasitesi, ağaç yaşı, boyutu ve çevresel koşullar gibi çeşitli faktörlerden etkilenebilir. Daha büyük ağaçlar, daha fazla biyokütleye sahip oldukları için genellikle daha yüksek karbon depolama kapasitesine sahiptir. Bu kapasiteleri, çınar ağaçlarının yalnızca kentsel estetiği artırmakla kalmayıp, karbon yakalama yoluyla iklim değişikliğin hafifletmedeki rolünü vurgular.Bir diğer taraftan kuş göç yolları ile çınar ağaçları arasındaki ilişki, bu ağaçların göçmen kuşlara sağladığı habitat ve kaynaklarla açıklanabilir. Çınar ağaçları gibi ağaçlar, özellikle göç dönemlerinde kuşlar için önemli duraklama noktaları, beslenme ve yuvalama alanları sunar. Göçmen kuşlar, yolculukları boyunca belirli ağaç türlerine barınak ve yiyecek için ihtiyaç duyarlar. Yapılan araştırmalar, yüksek ağaçların göçmen kuşların sayısını ve çeşitliliğini önemli ölçüde etkilediğini ortaya koymuştur. Özellikle yüksek ağaçlar, kuşlar için dikey alan sağlayarak beslenme ve dinlenme açısından kritik bir rol oynar. Çınar ağaçları ise büyük ve karmaşık yapılarıyla, göç esnasında kuşlara hem korunak hem de böcek ve meyve gibi hayati besin kaynakları sunar.Çınar ağaçları, tarihe ve kültüre tanıklık eden sessiz tanıklar olarak, hem ekolojik hem de estetik değerleriyle kent peyzajında da önemli bir yer tutuyor. İklim değişikliğiyle mücadeledeki rolleri ve biyolojik çeşitliliğe katkıları, onları yalnızca geçmişin değil, sürdürülebilir bir geleceğin de vazgeçilmez bir tanığı yapıyor.

Dünyahali

Köken, birlik ve kuşaklar arası devamlılığın simgesi 

Tarihe Tanıklık Eden ve Edecek Olan Çınar Ağaçları 

by Seden Mestan<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">1</h2>If you’re coming from Hasdal, you’ll first see the famous historical aqueducts that give Kemerburgaz its name. The one at the entrance is called Eğri Kemer (Bent Aqueduct), also known as Kırık Kemer (Broken Aqueduct). Even for locals, its architecture and the genius behind it are awe-inspiring. Many of these aqueducts were built in the Roman era to carry water to the city, but most have fallen into ruin. The ones that remain today are works of <a fr-original-style="" href="https://en.wikipedia.org/wiki/Mimar_Sinan" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Mimar Sinan</a> and are currently being restored. Soon, they will stretch clean and proud along the forest.Kağıthane Creek runs past here, and right next to Eğri Kemer is Hamidiye Waters. Both the creek and the aqueducts extend from Kemerburgaz to various parts of the city. These aqueducts date back to the 16th century, and creating such structures with the technology of that time was truly the result of great genius. Mimar Sinan, after all...Alright, we’ve arrived in Kemerburgaz.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">2</h2>First, for those who have traveled a long way, a little rest might be good. So, the first stop is the Tarihî Kemerburgaz Kahvesi in the town center. You don't have to come from afar to enjoy a coffee or tea break here; the tranquility of this place always does wonders.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">3</h2>Next, for lunch, we head a few steps away to <a fr-original-style="" href="https://maps.app.goo.gl/mQ4GXQLq6JVJQQfW9" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Kardeşler Lokantası</a>. This place is famous not just with locals but also with people who travel kilometers just to eat here. Known for its hot meals and döner, Kardeşler Lokantası is a classic eatery. Don't be late, as everything sells out quickly.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">4</h2>And then there’s dessert. Everyone talks about Kemerburgaz's pickles, but there's also a historical tulumba dessert shop here. You can enjoy a quick treat there or get some to go.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">5</h2>After so much food, it’s not the time for a long walk. Let’s stick around the town center a bit longer, maybe visit the famous pickle shops. There are many family-run pickle shops lined up here. It’s hard to choose because they've been doing this for years. Even if you’re not a pickle enthusiast, you’ll be amazed by the variety. My favorites are okra, beetroot, and plum pickles, but everyone has their own taste. They even have free pickle juice dispensers with spicy and non-spicy options. It’s healing.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">6</h2>When the weather is nice, you can leave the town center and head to Belgrad Forest via Bahçeköy Road for a picnic. There are many picnic areas, but this might not be the best plan after a big meal at Kardeşler Lokantası. There's also a six-kilometer walking trail in Belgrad Forest.We could continue to Belgrad Forest from the town center and walk along the famous trail under the freshly blossomed trees in spring, but we have a different plan for today. Note: Belgrad Forest can be crowded on spring weekends, both in picnic areas and on the walking trail. Decide if you prefer peace or lively activity.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">7</h2>But we won't miss the forest air. We leave Kemerburgaz on foot and head to Selanik Boulevard. This street, flanked by two historical aqueducts, connects Kemerburgaz to Göktürk. Though it seems close, walking from Kemerburgaz to Göktürk is quite a hike. We’ll walk a bit to digest all that food and see the second set of aqueducts. These historical water structures next to Kemer Country are called Uzun Kemer (Long Aqueduct) and share the same history as Eğri Kemer.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">8</h2>Stopping for a coffee at <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/moosecafelounge/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Moose</a>, right by the aqueducts, is a great idea. Known for its coffee, brunch, and lunch menu, this cafe brings tranquility to your soul. It’s a soothing spot between Kemerburgaz and Göktürk.After this, you could continue to Göktürk, exploring its main street’s shops and restaurants, but we’re set on breathing in the forest air.We'll need a vehicle for the next part.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">9</h2>Though it’s only two kilometers away, reaching Istanbul Urban Forest and Üçüncü Mekan requires taking the main road. You could walk, but it's a busy road with lots of cars and excavation trucks. Best to hop in a vehicle.Both Istanbul Urban Forest and Üçüncü Mekan have added new energy to daily life in Kemerburgaz. The Urban Forest offers walking trails, cafes, eateries, sports facilities, and playgrounds. Open-air concerts are held here in the summer. Not yet in spring, but you might catch a concert if you visit in summer.We might stumble upon a concert at <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/ucuncumekan.kemerburgaz/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Üçüncü Mekan</a>. Named for its proximity to the third gate of Istanbul Urban Forest, it’s an ideal spot for family and friends. Hosting events like concerts, talks, and open-air film screenings, spending time at Üçüncü Mekan’s eateries is quite enjoyable.After a day in the forest, as it starts to get dark, it’s time to head back. I'll take a vehicle home. If you're using public transport, you can head towards the center by bus or the metro connecting Istanbul Airport to Gayrettepe. If you have a car, you’ll realize just how close you are to the center despite the kilometers. If you’re lucky (meaning no traffic), you can be in Taksim in 25 minutes.Ah, what a great dose of oxygen!

Soli

Seden maps out a day in Kemerburgaz for those who need a “getaway.”

How to spend a day in Kemerburgaz

Mahalleli ve notlar: Seden Mestan<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">1</h2>Eğer Kemerburgaz’a Hasdal yönünden geliyorsanız, sizi ilk olarak buraya adını veren o meşhur tarihî kemerler karşılayacak. Girişteki bu kemerin adı Eğri Kemer ama Kırık Kemer olarak geçtiği de oluyor Her gün görene bile mimarisi ve ardındaki dehasıyla hayranlık veren bir yapıt bu. Bu kemerlerin pek çoğu Roma döneminde şehre su taşımak için yapılmış ama zaman içerisinde pek çoğu harap olmuş, yıkılmış. Günümüze ulaşan bu kemerler ise Mimar Sinan’ın birer eseri. Bir süredir restorasyon sürecindeler. Çok yakında daha temiz bir şekilde orman boyunca uzanacaklar..Buradan Kağıthane deresi geçiyor. Eğri Kemer’in hemen yanı başında Hamidiye Suları bulunuyor. Hem dere hem de kemerler Kemerburgaz’dan şehrin pek çok farklı yerine kadar uzanıyor. Az önce hayranlık verici dememin sebeplerinden biri de bu. Geçmişi ta 16. yüzyıla kadar gidiyor bu kemerlerin ve o zamanın teknolojik imkanlarıyla bunların yapılmış olması gerçekten büyük bir dehanın sonucu. Mimar Sinan eseri zaten işte…Tamam artık Kemerburgaz’a ulaştık.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">2</h2>Öncelikle uzun yoldan gelenler için biraz soluklanmak iyi olabilir. O yüzden ilk durak Kemerburgaz’ın merkezindeki&nbsp;Tarihî Kemerburgaz Kahvesi&nbsp;olsun. Bu huzurlu yerde kahve veya çay molası vermek için aslında uzaktan gelmeye de gerek yok pek; buranın dinginliği her daim iyi geliyor bünyeye.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">3</h2>Sonrasında ise öğle yemeği için birkaç adım ilerdeki&nbsp;Kardeşler Lokantası’na gidiyoruz. Şöyle diyelim burası sadece yolu Kemerburgaz’a düşenlerin geldiği bir yer değil. Kardeşler Lokantası’nın lezzetleri o kadar meşhur ki bazen kilometreler aşıp sırf burada yemek yemek için bile Kemerburgaz’a gelenler var. Burası sıcak yemekleri ve döneriyle meşhur bir esnaf lokantası. Aman geç kalmayın, akşam üstünü bulmayın. Burada her şey erkenden bitiveriyor.&nbsp;<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">4</h2>İşin bir de tatlı kısmı var. Herkes Kemerburgaz’ın turşusundan bahseder ama buranın bir de&nbsp;tarihi tulumba tatlıcısı&nbsp;var. Hem orada hızlıca yiyebilirsiniz hem de paket yaptırıp evinize götürebilirsiniz.&nbsp;<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">5</h2>Bu kadar yemeğin üstüne uzun uzun yürümeye gidilmez şimdi. Biz biraz daha Kemerburgaz merkezde takılalım. Yani tabii bu biraz meşhur turşucuları dolaşmanın de bahanesi… Burada aile işletmesi pek çok turşu dükkanı yan yana dizili. Seçmesi zor çünkü hepsi uzun yıllardır bu işi yapıyor. Turşu sevdalısı olmasanız bile bu dükkanlardan herhangi birine girince şaşkınlığınızı gizleyemeyeceksiniz. Her şeyin ama aklınıza gelen her şeyin turşusu mevcut burada. Benim favorilerim bamya, pancar ve erik ama tabii herkesin turşusu kendine. Bir de turşu suyu sebilleri var. Gerçekten. Bu sebillerden bardağınızla bedava turşu suyu içebilirsiniz. Hem sebilin bir musluğundan acılı, diğerinden de acısız turşu suyu akıyor. Şifadır.&nbsp;<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">6</h2>Havalar güzel olduğunda Kemerburgaz merkezden çıkıp Bahçeköy Yolu’ndan Belgrad Ormanı’na gitmek ve orman içindeki yerlerden birinde piknik yapmak mümkün. Peş peşe pek çok piknik alanı var ama tabii bu apayrı bir plan. Kardeşler Lokantası’nda tıka basa doyulan bir günde piknik yerinde bir plan olmayabilir. Belgrad Ormanları içerisinde ayrıca altı kilometrelik bir yürüyüş parkuru da bulunuyor.&nbsp;Merkezden Belgrad Ormanları’na devam edip buradaki o meşhur yürüyüş parkurunda baharda taze açmış ağaçların altında kilometrelerce yürüyebilirdik ama bugün için ayrı bir planımız var. Küçük bir not: Bahar aylarında hafta sonları Belgrad Ormanı epey kalabalık olabiliyor; piknik alanları da, yürüyüş parkuru da. Sessizlik mi, neşeli bir hareketlilik mi? Kararınızı ona göre verin.&nbsp;<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">7</h2>Ama orman havasını da kaçıracak değiliz. Yürüyerek Kemerburgaz’dan çıkıyor, Selanik Bulvarı’na iniyoruz. İki tarihi kemer arasında uzanan bu cadde bizi Kemerburgaz’dan Göktürk’e bağlayacak. İki yer birbirine yakın gibi gözükse de yürüyerek Kemerburgaz-Göktürk arası mesafe epey uzun. Biz yine de biraz yürüyelim, o kadar yemeği biraz sindirmek lazım. Hem buradaki ikinci kemerleri de görmemiz lazım. Kemer Country’nin hemen yanı başından geçen bu tarihi su kemerlerinin adı ise Uzun Kemer. Tarihçesi Eğri Kemer’le aynı.&nbsp;<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">8</h2>Kemerlerin hemen dibindeki&nbsp;Moose’ta kahve içip soluklanmak hiç fena bir fikir değil. Burası kahveleri, brunch ve öğle yemeği menüsüyle bünyeye dinginlik yayan bir kafe. Kemerburgaz-Göktürk arasında huzur verici bir yer.Buradan sonrasında Göktürk’e devam edip ana cadde üzerindeki mağazaları restoranları turlamak da bir fikir ama biz orman havası solumayı koyduk kafaya.&nbsp;Bundan sonra bir araca ihtiyacımız olacak.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">9</h2>Sadece iki kilometre uzaklıkta olsa da İstanbul Kent Ormanı’na ve Üçüncü Mekan’a gitmek için anayoldan geçmek gerekiyor. Yürünebilir de ama arabaların ve hafriyat kamyonlarının tabii çok yoğun geçtiği bir yol burası. En iyisi bir araca atlamak.&nbsp;İstanbul Kent Ormanı da, Üçüncü Mekan da Kemerburgaz’ın günlük hayatına apayrı enerji kattı. İstanbul Kent Ormanı’nda da yürüyüş parkuru var. Rahat rahat oturup dinlenebileceğiniz kafe ve yeme içme yerleri var. Spor alanları ve çocuklar için oyun parkları var. Ayrıca yazları burada açık hava konserleri düzenleniyor. Baharda henüz değil ama yazın gelsek bir konsere de denk getirebiliriz günümüzü.Ama belki Üçüncü Mekan’da bir konsere rastlarız. Üçüncü Mekan’ın adı İstanbul Kent Ormanı’nın üçüncü kapısına yakın olmasından geliyor. Burası da aile ve arkadaşlarla gelmek için çok ideal bir yer.&nbsp;Konser, söyleşi, açık hava film gösterimi gibi etkinliklere ev sahipliği yapan Üçüncü Mekan’ın yeme içme yerlerinde vakit geçirmek de oldukça keyifli.Ormanda geçirdiğimiz bir günün ardından hava da kararmaya başlamışken artık yavaştan dönmekte fayda var. Ben yine bir araca atlayıp evime gideceğim. Siz de toplu taşımayla gidecekseniz otobüsle ya da İstanbul Havalimanı’ndan Gayrettepe’ye bağlanan metro hattıyla merkeze doğru yola çıkabilirsiniz. Özel aracınız varsa en iyisi: Kilometrelere rağmen ne kadar merkeze yakın olduğunu araba yolculuğuyla daha iyi anlayacaksınız. Şanslıysanız (yani trafik yoksa) 25 dakikada Taksim’de olabilirsiniz.&nbsp;Oh ne güzel oksijen depoladık!

Kemerburgazlı olmayanlara, “sayfiye” ihtiyacı olanlara Seden, Kemerburgaz’da bir gün rotası çiziyor. “Eee oralarda bir gün nasıl geçer?”

Kemerburgaz’da bir gün nasıl geçer? 

<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Mimar Sinan’ın İstanbul’daki ilk hamam eseri Kapıağası Yakup Ağa Hamamı, GEN Group tarafından İstanbul’un yeme-içme sektörüne kazandırıldı. Olden 1545 adı verilen mekanın yönetici şefi Aykut Can Akın.&nbsp;</li></ul>

apéro

• Mimar Sinan’ın 13 yıldır restorasyonda olan eserinin içinde yer alan, küratörlüğünü Anlam Arslanoğlu de Coster’ın yaptığı grup sergisi, 5 Kasım’a kadar Zeyrek Çinili Hamam’da.

Aposto Gündem

<img src="https://images.aposto.com/2023/5/2/1687260207334.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.52" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><a data-ved="0CBMQjhxqFwoTCNDSjv3d0f8CFQAAAAAdAAAAABAE" href="https://kulturenvanteri.com/tr/yer/suleymaniye-camii-alti-sirali-dukkanlar/" rel="noopener" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;"></a>Süleymaniye Camii Altı Sıralı Dükkanlar | Fotoğraf: Caner Cangül Süleymaniye sıra dükkânları tasarım müzesine dönüşüyorİstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Fen İşleri Müdürlüğü, kentin önemli kültürel miras alanlarında yer alan Mimar Sinan ürünü Süleymaniye sıra dükkanlarında yürüttüğü restorasyon çalışmalarını tamamladı. Şehrin asırlardır en köklü ticaret alanlarından biri olan, UNESCO Dünya Mirası alanında bulunmasına karşın yıllardır atıl kalan sıra dükkânlar, İstanbul Tasarım Müzesi olarak kapılarını açacak.&nbsp;UNESCO tarafından 1985 yılında Dünya Miras Listesi’ne kabul edilen dört bölgeden bir tanesi olan Süleymaniye Camii ve Külliyesi'ndeki sıra dükkânları; yeni hâliyle dinamik, canlı, yaşayan ve gelişen bir inovasyon merkezine dönüşecek.

Aposto İstanbul

Mekân: Kurşunlu HanSoru: Hanlar mahalleliye ve zamana nasıl adapte olur?16. yüzyıl. Toprak üstüne taş dokuma yol. Hanın 4 kapısı var. İsmini aldığı çatı, kurşundan. Kalabalık. Avluda 13. yüzyıldan kalma olduğu söylenen St. Michael Ceneviz Katedrali’ne ait çeşme. Alt katta yola eşlik eden hayvanlar, üst katta yolcular konaklıyor.&nbsp;20. yüzyıl. Toprak üstüne taş dokuma yol. Taşlar toprağın içine göçmüş ama yürürken hissediliyor. Çatıdaki kurşunlar çalınmaya başlamış. Çeşme duruyor. Alt kat depo olarak kullanılıyor. Üst katta Mıgır Abi iş arkadaşlarıyla birlikte sabaha çıkacak Ermeni gazetesi Agos’u hazırlıyor. 1960-1970 sonrası Mıgır Abi ve arkadaşları hanı terk etmek zorunda kalıyor.&nbsp;21. yüzyıl. Toprak üstüne taş dokuma yol. Taşlar zor seçiliyor. Yağmur yağdığında toprak suyu çeksin diye yapılan yol, yan yolların betonlaşması sonucu su baskınlarına açık. Mübadelede hanı terk etmek zorunda kalan Mıgır Abiler’in emanet ettiği 35 dükkân, artık hanın hamalbaşının.&nbsp;23 Mart 2023. Bugün Kurşunlu Han’dayım. Hanın sadece 1 kapısı var. Çatıda kurşun kalmamış. Çeşme, mütemadiyen yanında duran mavi leğenle birlikte yerinde. Alt kat hâlâ depo. Üst kat; sanatçı atölyeleri, torna ustaları, sanat galerileri ve iç mimari ofisleriyle kolektif bir yaşam alanı.<img src="https://images.aposto.com/2023/2/4/1680180675855.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.67" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Mavi leğen bu fotoğraf çekildikten 7 dakika sonra çeşmenin sağına konuldu<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><h3 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Mekân, durağan ve değişmez bir yapı mıdır? Değilse mekânı dönüştüren nedir?&nbsp;</h3>David Harvey’e göre mekân sosyal olarak oluşturulmuş bir yapı. Hanı gezerken bunu daha iyi anlıyorum. Kurşunlu Han, zamana ve mahallelisine göre formunu revize etmiş. Cenevizlilerin oluşturduğu alt kat, ilk günden bugüne çoğunlukla aynı amaçla kullanılırken Mimar Sinan’ın yaptığı düşünülen üst kat, mahallelisinin yaşam tarzına göre dönüşmüş.&nbsp;Aslan Torna’nın ustası Aydoğan Bey 49 yıldır handa. Atölyesinin tavanında ve yanında, demir çubukların kapladığı pencereler var. Bilirkişi raporuna göre üst kat, bir dönem hapishane olarak kullanılmış. Şimdiyse torna atölyesi. Aydoğan Bey’in mesleğini öğretebileceği kimse olmadığından muhtemelen bundan 50 yıl sonra bambaşka bir işleve bürünecek burası. Ayrıca hanın her odasında bir ocak bulunuyor. Kervansaray zamanından kalma bu ocaklar, her odanın ziyaretçilerin konaklama süresi boyunca vakit geçirdikleri birer yaşam alanı olduğunun kanıtı. Şu an ise bu yapıların geneli ahşap dolapla kapalı. Zamanında birilerinin kısa dönemlik evi olan Kurşunlu Han; bugün birçok kişi için uğrak noktası. Pişirme ve doyurma yerini üretime bırakıyor 21. yüzyılda. &nbsp;Palimpsest; parşömen yapraklarındaki mürekkebin kazındıktan veya suyla silindikten sonra üzerine yeniden yazı yazılmasıyla meydana gelen kitap. Doç. Dr. Banu Apaydın bu kavramı kullanım alanları değiştiği için dönüşen mekânlar üzerinden okuyor. Apaydın’a göre; zamanla ve mahallelisinin değişmesiyle alanlar, özelliklerini yitiriyor ve daha sonra farklı bir amaçla tekrar günlük hayata kazandırılarak eskiyle yeninin bir arada yorumlanabildiği katmanlı bir yapı yaratıyor.&nbsp;<img src="https://images.aposto.com/2023/2/4/1680169400964.png" width="550" style="width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.66" fr-original-style="width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Alt kat: depo&nbsp;Üst kat: seramik stüdyosu<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><h3 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Hanlar kültürü nasıl korur?</h3>Çevreyi oluşturan en küçük birimlerden olan mahalle, yapıların dönüşümünde önemli bir etkiye sahip. Değişen mahalleli ve alışkanlıkları mekâna yeni kimlik kazandırıyor. Bu sayede hanın yani mekânın silinen ve yeniden yazılan belleği; o toplumunun kültürel kimliğini oluşturuyor. Palimpsest bir yapı olarak ele alabileceğimiz Kurşunlu Han; bugün hâlâ yaşayan, üreten ve üretime yer açan bir bina, alan. Bu sebeple müze işlevi görmüyor, turistik ziyaretler yapılsa bile sadece bakılan, içinde gezilen ve zamanla durağanlaşarak etki alanını kaybeden bir mekân değil. Peki bu yapı, üstelik yol geçen hanı olarak tanımladığımız Karaköy'de neden yolumuzun geçmediği bir yer? Kurşunlu Han’ı şehrin hafızasında değil günlük hayatında tutmak için neler yapılabilir? Belki de buradaki üretimi, esnafı tanımak, duyurmak ve paylaşmak; hanın yapısını, aktaran ve sürekli kılan bir forma dönüştürebilir. Kurşunlu Han esnafından karşılanabilecek herhangi bir ihtiyaç için yolu mahalleye, hana düşürmek sadece oradaki ekonomiye katkı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda yok olma tehlikesi altında olan zanaate de umut olur. Yıllardır İstanbul’da yaşayan cam sanatçısı Natali’nin ülkesine dönmeme sebebi de bu sirkülasyon. Kurşunlu Han’daki atölyesinin tüm ihtiyaçlarını handaki ustalardan temin edebildiği ve onu besleyen bu kolektif yaşamın varlığı için bugün Karaköy’de, Kurşunlu Han’da.&nbsp;Kurşunlu Han 23 Mart 2023’te Arthan Gallery, Candan Arıcı Art Studio, Aslan Torna, Gülen Kesovart, Doğan Ergen Carft &amp; Art ve daha birçok esnafıyla sanatın buluşma noktası. Aynı Kurşunlu Han 23 Mart 2043’te mahallelisinin etkisiyle başka insanların buluşma noktası olabilir, olacaktır.

Hanlar mahalleliye ve zamana nasıl adapte olur?

23 Mart 2023. Kurşunlu Han: ortak üretim ve yaşam alanı

Unagi.

-başka bir deyişle: yürüyüş ayakkabım olmadan asla!

Şehre yayılan bienal mekanları

Üretim Kaydı 

Taner Yücel ile müzikle olan bağını, prodüktörlükteki titizliğini ve film müziği üretirkenki süreçlerini konuşuyoruz.

Atmosferik müzikler yaratmak ve şehri kaydetmek

Soli&nbsp;is a weekly journal of neighbourhoods digging into urban culture, stories, and sociocultural dynamics.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">🗺 Soli is at the 17th Istanbul Biennial: BalatBiennial venuesKüçük Mustafa Paşa Hamamı: A bathhouse that welcomes both men and women. Are you ready to get your fill of art thanks to the ‘multi-purpose event space’ within its brick walls?The Çinili Hamam: One of the most important buildings by Mimar Sinan. It still preserves its double bath feature. The tiles are only in the men's section today. We are sure that you will be mesmerised when you step inside.Restaurants and cafésTahta Minare Çay Evi (Tea house): A place for brewed tea and grilled cheese with kaşar. On your way back, you can stop by the Minik Kalpler on the same street and treat the children of the neighbourhood to some hot soup.Minik Kalpler:&nbsp;A building on Yıldırım Street with toys hanging from the windows. It was set up for the children of the neighbourhood and migrant children who visit. They distribute free soup for the little ones all day long. You can donate your cousin's, your brother's or your own toys and clothes here. One day you will see them on or in the hands of a dimpled, cheerful child, which will add so much more to your memory of the item.Agora Meyhanesi 1890: Rakı, fish, mezze, melon. You can enjoy your drink by gazing at the neighbourhood from inside a historic building where everything inside is made of wood. Attention though, these don’t belong to a TV set, these are real memories unique to a real neighbourhood culture.<p contenteditable="false" fr-original-class="custom-button-wrapper fr-deletable" fr-original-style="text-align:center" style="text-align: center; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><a bgcolor="#effe75" color="#090909" contenteditable="false" fr-original-class="custom-button-link" fr-original-style="background-color:#effe75 !important;color:#090909 !important" href="https://aposto.com/i/soli-is-at-the-17th-istanbul-biennial-balat" rel="noreferrer" style="background-color: rgb(239, 254, 117) !important; color: rgb(9, 9, 9) !important; text-decoration: none; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Read more</a><p contenteditable="false" fr-original-class="custom-button-wrapper fr-deletable" fr-original-style="text-align:center" style="text-align: center; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><a bgcolor="#effe75" color="#090909" contenteditable="false" fr-original-class="custom-button-link" fr-original-style="background-color:#effe75 !important;color:#090909 !important" href="https://aposto.com/n/soli-0de" rel="noreferrer" style="background-color: rgb(239, 254, 117) !important; color: rgb(9, 9, 9) !important; text-decoration: none; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Subscribe</a>

Mimar Sinan ile ilgili hikayeler